Bugün 3 Ocak 2020.
Mersin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 98. Yılını kutluyoruz.
Hep düşünürüm, “Mersin düşman işgalinden nasıl kurtuldu?” diye..
Bilirim ki kolay değildir.
Mangal gibi yürek ister.
Bilek ister.
Cesaret ister.
En önemlisi de birlik-beraberlik ister.
Ve de yaşadığın yeri sahiplenmek!
İşte Mersin’i kurtaran kahramanlar bunu başarmıştır.
Ki, Mersin düşman işgalinden kurtulmuştur.
Çok değil, iki yıl sonra 100. Yılı kutlayacağız.
Gelinen süreçte Mersin’in sıkıntısı çok.
O zamanda aynı sıkıntılar yaşanacak mı?
Biliyorum, içinden “Mersin’in ne sıkıntısı var ki?” diye homurdananlar oluyordur.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yaklaşık bir asır önce söylediklerini , biz yinelemekten yorulduk.
Doğrusu, Atatürk’ün söylemini yerine getirememekten dolayı utanıyoruz!
Ve Ona karşı başımız eğik.
23 Nisan’da TBMM kuruluşunun 100.Yılını kutlayacak.
27 dönemde Mersin’den Ankara’ya giden milletvekili sayısı yaklaşık ikiyüz elli,.
Meslek yaşamımda gördüğüm kadar az-uz bir bakanı da olmadı.
“Kaçının ismini anımsarsınız?” diye sorsam alacağım yanıt traji-komik olur.
Ya şehr-i emin’ler?
Üç yıl sonra Mersin’de belediye teşkilatının kurulalı 150 yıl olacak.
Vahap Seçer’ 43. Belediye Başkanı...
Mersin hak ettiği yere gelebilmiş mi?
Bana göre bu sorunun yanıtı kocaman bir HAYIR..!
Sözün ÖZÜ;
Tabi ki özgürlük yaşamın olmazsa olmazıdır.
Bunun içindir ki 3 Ocak, çok önemli bir gündür.
Kurtuluş Günü’nü doya doya kutlayarak, özgürlüğün tadını çıkarmalıyız.
Ancak, diğer taraftan da aradan geçen 98 yıla karşın sahipsizliğimize de üzülmeliyiz!
Siyasilerden umudumuzu kestik.
Ama, bu kentin yaşayanları olarak bize düşen görevleri unutmamalıyız.
Hele hele böylesine güzel bir kentte yaşıyorsak, bunun değerini bilmeliyiz.
Ve de hep birlikte elimizi taşın altına koyarak MERSİN’E SAHİP ÇIKMALIYIZ!
İşte o zaman kurtuluş tamamlanmış olur.