Felaket ayı geride kaldı.
Çocukluğumuzda halk arasında Şubat için, “Sidikli Şubat” derlerdi.
Merak ettik ve öğrendik.
Çok yağmur yağıyor diye adını öyle koymuşlar.
2020’nin 29 günlük Uzun Şubat’ı felaket ayı oldu.
Kötü başladı ve kötü bitti.
Yiten canlar oldukça fazla.
Ama İdlip de şehit verdik, ama depremde canlar yitirdik.
Kısacası yüreğimiz yandı!
Tabi ki en çok da yakınlarını kaybedenlerin yüreği yandı!
Malum sözdür; Ateş düştüğü yeri yakarmış..
İdlip’de şehadete ulaşan otuz altı gencimizin cenaze törenlerini izlerken gözlerim doldu, içim yandı..
Hele o anaların feryadı yok mu?
İnsan bir tuhaf oluyor.
Şehitlerimizin hemen hemen hepsi de 20’li yaşlarda..
Gencecik fidanlar…
Çoğu da fakir fukara çocuğu…
Güllük gülüstanlık ekonomi(!) onları paralı askerliğe yönlendirmiş.
Oraya girmek için araya ne torpiller koymuşlardır.
İktidar partilerinin teşkilatlarını adeta tavaf etmişlerdir.
Çünkü, hepsinin bir gelecek düşü vardı.
Önce iş sahibi olacak ki yavuklusunu istemeye yüzü olsun.
Sonrasında evlensin ki, çoluk çocuğa karışsın.
Ama öyle olmadı.
Bir gece ateş altında kalarak yalnız hayallerine değil yaşama veda ettiler.
Neden, niçin ve de kimin için?
Söylenecek çok şey var!
Ne yazık ki “Sözün bittiği yerdeyiz..!”..
Sözün ÖZÜ;
Çok söze gerek yok!
Ünlü Amerikalı yazar ve şair Charles Bukowski’ nin şu sözü çok şeyi anlatmaya yeter de artar bile..
“Vatan, barışta zenginlerin, savaşta fakirlerindir..”
Ve de Cemiyetin yapısını inceleyen ünlü Çiçero Teorisi’ ni hatırlatmakta yarar var;
- Fakir çalışır.
- Zengin sömürür.
- Asker her ikisini de korur.
- Mükellef üçü için öder.
- Serseri, dördünün adına boş gezer.
- Ayyaş beşi için içer.
- Bankacı, ilk altıyı dolandırır.
- Avukat, ilk yediyi kandırarak savunur.
- Hekim sekizini de öldürür.
- Mezarcı dokuzunu da gömer.
- Politikacı 10lar sayesinde yaşar..
Ne diyorsun Ankara?
Sesim geliyor mu?