Koronalı günlerden geçerken daha nelere tanık olacağız bilemiyorum.
Saçmalıklar diz boyu zaten.
Özellikle belediyeler zaman zaman kaş yapayım derken kafa yarıyor.
Üç kuruşluk yardımı bile insanın gözünün içine sokmak için büyük çaba sarf ediyor.
Gören duyan sanır ki yakında seçim var!
Başkanın ekibi reklam/tanıtım kampanyası yürütüyor.
Hele hele yardım yaparken verilen o pozlar yok mu?
Adam sanki cebinden ödüyor sanırsınız.
Senin, benim, onun parasıyla beylik taslıyorlar.
STK Başkanlarının da onlardan kalır yeri yok.
Bugüne kadar ne bir belediye başkanının ne de STK başkanının cebinden bir şeyler yaptığına pek tanık olmadım.
Mutlak yapanlar vardır.
Bilirsiniz ibadet de gizli, hayır da gizlidir!
Ki, karşındaki muhtacı da rencide etmeyesin!
Kör gözün içine sokar gibi boy boy fotoğraf vermeyesin!
Neyse bu kısma yeniden döneceğim.
Gelelim limon hırsızlarına..
Dün birçok gazetede vardı haber.
“Jandarmadan limon hırsızlarına suçüstü!” diye..
Hem de limonun başkenti Mersin’de..
Mersin’de, ufacık bahçesi olan bir evin önünde bile limon ağacı vardır.
Yalnız ev sahibi değil, konu komşu yararlanır bu ağaçtan.
Bir limon veya portakal bahçesinin yanından geçerken üç-beş tane kopar kimse bir şey demez.
Gel gör ki üç-beş yeni yetme işin dozunu kaçırmış ve birkaç sandık limon araklamış.
Hop, jandarma yakalamış.
Malum, limon bugünlerde en değerli ürünlerden biri.
Toplayanlar bunu paraya mı çevirecek eve mi götürecek kestirmek zor!
Ne olursa olsun, bu sosyolojik bir vakadır!
Koronalı günlerde toplumun nereye geldiğinin açık-seçik bir göstergesidir.
Güçlü devlet, güçlü yerel yönetimler olmayınca halk ne yapacağını şaşırır!
Gelecek karanlık göründüğü için herkes kendince bir çözüm yolu arar.
Sanmayın ki bunları yazarken limon hırsızlarına hak veriyorum.
Hırsızlık günahtır.
Kul hakkı yemektir.
Ülkemde deveyi hamuduyla götüren yöneticiler ve iş adamlarını görünce, üç-beş limonla nasıl kul hakkı yenir bilemiyorum.
Hatta, bizim Arap’ın (Fikret ÜNVER) dediği gibi, “Bazıları boku araya gitmesin diye deveyi g….den yiyor!”..
Ama, gören yok.
Sözün ÖZÜ
Tüm bunlar “Sosyal Devlet” olamamanın eseridir.
Sosyal Devlet anlayışından söz edenlerin bile göreve geldikten sonra, yediği herzeleri gördükçe tüylerimiz diken diken oluyor!
Kimse üzülmesin ve ne olacak halım diye ağlamasın!
Bugün limon çalarlar, yarın patates.
Çünkü, güzel ülkemde kimsenin üç ay değil üç gün sonrası belli değil.
Eskiden fakir-fukara babası vardı.
Şimdi iskele babası!
Uzağa gitmeye gerek yok!
Böylesi zor günlerden geçerken Mersin’deki ağalardan hiç sesi çıkan var mı?
Hepsi TISSS!...