Ve sonunda geldi…
Hani, tüm dünyayı sararken bizim ülkemizde yok denen şey!
Her dört bir yanımız kıpkırmızı iken, bizim yemyeşil olmamız.
Ve de “Biz de yok” diye övündüğümüz…
Ne mi?
Ne olacak tabi ki Koronavirüs’den söz ediyorum.
Artık, benim de bir Koronavirüs yazmam farz oldu!
Haftalardır onunla yatıp onunla kalktık.
Bilen bilmeyen yazdı ve konuştu…
Kimi ortalığı ayağa kaldırdı kimi de dünyalardan serin gözükmeye çalıştı.
Sonuç da olan oldu ve istemesek de Koronavirüs bizi de ziyarete geldi.
Sonuç ortada okullar tatil, maçlar seyircisiz, tiyatrolar perdeleri indirdi…
Yalnız bununla kalsa iyi.
En önemlisi Korona’nın fendi insanlığı yendi!
Bu ne demek?
Ne olacak?
Korana daha ülkemize gelmeden marketlerin raflarını boşalttı yurdum insanı.
Maske fiyatlarının tavan yaptığını yazmıyorum bile.
Kolonya fiyatları aldı başını gitti!
Yalansa, ben haberlerin yalancısıyım.
Ama, en önemlisi insanlığımız gitti.
Korona içeri, insanlık dışarı!
Nasıl bir toplumuz hep merak etmişimdir.
Gerçi, bu sosyologların işi.
Olsun, biz gazeteciyiz!
Merak edip, araştırmak görevimiz.
Her ne kadar meraklı insanı sevmesek de bundan vazgeçmeyeceğiz!
Son gelişmeleri izledikçe bir kez daha düşünmek zorunda kaldım.
Ben rafları boşaltırsam, komşum ne yiyip içecek?
Daha çok kazanmak için fiyatları tavan yaparsam, fakir fukara virüsten nasıl korunacak?
Tüm bunlar, “Benden sonra tufan!” ve “Bencilliğin” göstergesi değil mi?
Nerede kaldı, “Komşum açsa ben uyuyamam” anlayışı.
Belli ki her geçen gün bir çok iyi değerlerimizi yitiriyoruz.
Yazık, hem de çok yazık!
Sözün ÖZÜ;
Bizim Arap (Fikret ÜNVER) tüm bunları kapitalist düzene bağlıyor..
Düzenin esiri olmak bize yakışır mı?
İnsanlığımızı öne çıkarmak en doğrusu değil mi?
Bugün Koronavirüs salgını olur, yarın Üçüncü Dünya Savaşı çıkabilir.
Bugün biz olamazsak yarın sırtımızı kime dayayacağız?
Neredesin EY İNSANLIK?..