Korona günlerinde uygulanan kısıtlamalar büyük ölçüde kalktı.
Zaten 1 Haziran Milat olarak ilan edilmişti.
“Bundan sonra her şey daha güzel olacak!” demiştik, ama yanılmışız.
Çünkü, toplumumuzda “Yurttaşlık” bilinci kalmamış.
İnsanlar alt alta üst üste.
Kendi sağlığını düşünmediği gibi toplumun sağlığını da tehlikeye atanların sayısı hiç de az değildi!
Gazetede arkadaşlarımızla bunu tartışırken, bizim Arap (Fikret Ünver) işi “Yurttaşlık” bilincine getirdi.
Bizim dönemimizde okullarda Yurttaşlık Dersi vardı.
Bu dersle birey, topluma ve devlete karşı sorumluğunu öğrenir, gereğini yerine getirirdi.
Sonrası malum eğitim sistemimiz yap boza döndü.
Bireyi bilinçlendirecek dersler bir bir kaldırıldı.
Yurttaşlık nedir diye Google amcaya sordum.
“YURTTAŞLIK, modernliğin belirleyici özelliği olan demokratik pratiğin merkezinde yer alır. İnsanların, farklılıklarının ve maddi koşullarının ötesinde onurluluk açısından eşit oldukları ve gerek hukuksal gerek siyasal anlamda eşit muamele görmek durumunda oldukları fikrine dayanır... Her demokrasi çoğul kültürlüdür... Ancak modern yurttaşlık, bazı özgüllüklerin özelin alanında var kalmasını ve bireylerin kamusalın alanında yurttaşlık mantığına uymalarını gerektirir... Modern ulus, tikelliklerin toplumsal kabulünü içerir siyasal kabulünü değil.
Her ikisinin de birbirine karşı haklar ve yükümlülüklerle bağlı olduğu, birey ile devlet arasındaki ilişkidir. Yurttaşlar tebaadan ya da yabancı uyruklulardan farklılardır, zira sahip oldukları temel haklar sebebiyle, siyasi toplumun ya da devletin tam üyesidirler.”
Buna göre bir değerlendirme yaparsak,
Ne yazık ki toplum olarak Yurttaşlık bilincine tam sahip olduğumuzu söylemek pek olası değil.
Mutlaka, bunda sistemin payı vardır.
Yurttaşlık bilincinden uzaklaşan ulusların nasıl parçalandıkları ortadadır.!
Yugoslavya’nın parçalanma sürecini irdelediğiniz zaman, bunu açıkça görürsünüz…
Türkiye zor günlerden geçiyor!
Koronalı günlerin sıkıntısını daha uzun süre yaşayacağımız kesin.
Birey olarak bize düşen sorumlulukları eksiksiz yerine getirmek zorundayız!
Ki, devlet bizden hesap sormasın!
Canı sıkıldığı zaman kimse yasak/kısıtlama koymasın!
“Bir musibet bin nasihatten yeğdir!” derler.
Ama, bu koronalı günlerde çektiğimiz eziyet umarım aklımızı başımıza getirmiştir.
Yoksa, sürü olmaktan kurtulamayız!
Takılır gideriz birilerinin peşine.