Bir yanımız turizmle canlanmayı beklerken diğer yanımız ise doğru yatırımlarla kentin büyümesi, gelişmesi, istihdam alanlarının yaratılması için duacı oluyor.
Duacıyız, çünkü beklediğimiz yatırımlar gelmiyor…
Daha da kötüsü elimizdekileri bir bir kaybedip kirli yatırımların merkezi haline gelmeye başlıyoruz.
***
Konteyner limanı bir hayal olarak geniş bir ifade ile Kalkınma Planlarında dururken, daha somut bir adım olan ve kente hançer gibi saplanacak polipropilen tesisi hepimizi tedirgin ediyor.
Soda – Kromsan, atıkları ile doğaya verdiği zararlar tartışıla dursun, balık çiftliklerinin sayıları da her geçen gün artıyor.
Dönemin bakanı, Meclis kürsüsünden defalarca “olmayacak” sözü vermesine rağmen oldu.
Demek ki söz uçuyor, yazı kalıyor…
Tıpkı Konteyner Limanı alınan söz gibi!
***
Mersin için bir şeye karar vermeliyiz/vermeliler…
Bu kent ne ile büyüyecek ve gelişecek?
Kirli yatırımlarla doğa yok mu edilecek, yoksa doğru yatırımlarla önü mü açılacak?
Elbette doğru yatırımlar hepimizin tercihi olur.
Fakat her defasında kirli yatırımlar bizi buluyor.
Üstelik bu kentte yaşayanlara sormadan…
Üstelik yapılmadan yapıldı gösterilen ÇED raporları ile bunlar yapılıyor.
***
Bir şeye karar vermeliyiz…
Oda bu kentin gerçekten gelişimine katkı sunmalıdır.
Verilen sözler artık gerçeğe dönmelidir.
Yatırım programına alınan projeler için daha somut adımlar atılmalıdır.
En azından bizim kent olarak kararımız ve beklentimiz budur.