Deniz kenarına, kıyı kanunu hiçe sayılarak su parkı yapıldı…
Kıyı kenar çizgisini ihlal ettiği için yıkıldı, gitti.
Adnan Menderes Bulvarı Marina civarına pus pisti yapıldı…
Uygun olmadığı için yerine oyun parkı yapılacak.
Metro projesi için, sadece projesine geçen dönem dökülen paralar yetmedi,
Projenin ihalesi iptal oldu; pandemi çıktı; bugün kazma vursan bu dönemde bitmesi imkansız ve bu projede kaldı gelecek döneme!
“Sahilleri işleteceğiz” diye milyonlarca lira masraf yapılıp, işletilemeyen plajlara gömülen, borcu borçla kapatılan belediye şirketlerine aktarılan paralar uçup gitti.
Kent ormanı için dökülen paralar, bitmeyen çalışmalar ve neticesinde uçup giden bir başka proje!
Yanlış yere yapıldığını defalarca yazıp anlatamadığımız gençlik merkezi, şimdilerde mecburiyetten hizmet binasına döndürülen bina için harcanan ve uçup giden paralar.
Her dönem, her belediyenin söküp yeniden yaptığı kaldırımları…
Kalitesiz olduğu için her yıl yenilenen asfalt işlerini anlatmaya bile gerek yok.
Boşu boşuna kiralanan araçlar…
Bu araçlarla özel işlerini yapan personel…
Yüzlerce araçlık konvoylar…
Bitmeyen karşılamalar; bir türlü çözemediğim ağırlamalar, ikramlar, hediyeler…
Fink atıp gezen makam meraklıları da her dönem vardı; bitmediler.
Birde her şeyin canlı yayını olur mu?
İftar sofralarının canlı yayınlandığı günleri de gördük, Başkanı gölge gibi takip edip, her nefes aldığında canlı yayın yapanları da gördük
“Evet Sayın Başkanım, burada nefes aldınız, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz acaba?”
Ben abartmadım… Siz abarttınız!
***
Dönem, başkan, kişi, parti adı yazmadan, ayrım yapmadan yazdım bunları.
“O yapmış, bu bozmuş; öteki beğenmemiş; beriki “daha iyi yaparım” denilenleri de eklemedik bu yazıya.
Velhasıl uçup giden paralar; yerinde sayan Mersin.