Adamın elinde pırasa eve doğru koştur koştur gidiyor…
Pırasa, hafta sonlarının vazgeçilmezidir!
Bir başka adamın sırtında patates çuvalı…
Sanki cepheye mühimmat taşıyor.
O da ne! akaryakıt istasyonunda kuyruk var...
Peynirin yanında benzin iyi mi giderdi?
Çerezcinin önünde de kuyruk var…
Bu insanlar aç kalmaktan değil, korkudan, panikten bu halde.
Sorun sokağa çıkma yasağında değildi.
Sorun bizim onunla olan korkumuzla ilgiliydi.
*
Gece 24’den itibaren uygulanacak sokağa çıkma yasağına hazırlıksız yakalanmadı insanlar,
geçmişindeki korkuları ile yüzleşti aslında.
Panik oldu, ne yapacağını bilemedi.
Fırınların açık olacağını kuyrukta öğrendi.
Bizde sokağa çıkma yasağı korkusu var; onu anladık.
*
Bu yasak olmalıydı.
Sadece hafta sonu değil, hafta içi de insanları tutamıyorduk.
İşi olan olmayan dışarıdaydı. Ama “evde kal” demek yetmiyordu.
İnsanların çoğu günlük kazanıp günlük yiyorlardı.
Ve o karar geldi.
“Sokağa çıkmak yasak”
Akıllar başka yerlere gitti…
Ne sadece iki gün oluşuna ne fırınların açık olacağına ne pırasaya ne de patatese bakmadan bir panik havası başladı.
Sorun sokağa çıkma yasağında değildi.
Sorun bizim onunla olan korkumuzla ilgiliydi.
*
İyi bir prova olmadı.
Kavgalar, kazalar, iç içe kuyruklar virüsün en sevdiği ortamı iki saatte yaratmaya yetti.
“Yayılmasın” dedik, “mesafe, izole” dedik ama hepsini yıktık geçtik.
Bu halkı korkuları ile yüz yüze bırakmadan önce, daha çok yapılması gerekenler varmış demek ki.