ABD Merkezli kariyer planlama Merkezi olan CareerCast yakın zamanda mesleklerle ilgili bir araştırma yapıyor..
Ve araştırma sonucunda en iyi ve en kötü meslekleri belirliyor..
İlgimi çekiyor, bakıyorum..
En iyisinde işim olmaz diyorum, zaten iyisi bizi bulmaz!..
En kötüsü nedir diye merak ediyorum?
Pat diye yine karşıma çıkıyor bir kez daha..
Zat-ı planlama merkezinin duygusal ve fiziksel koşullar, çalışma saatleri, gelir, stres faktörleri, sektörün büyüme potansiyeli ve işsizlik gibi kriterler göz önüne alınarak oluşturduğu listeye göre, GAZETECİLİK en kötü meslek olarak belirleniyor..
Nedense şaşırmıyorum..
Malesef şaşıramıyorum!..
Hem niye şaşırayım ki, değil mi?
Ya da nasıl şaşırmalıyım?
Zaten farkındayım, biliyorum..
İşin içindeyim, bir yerde ‘gazeteci’yim çünkü..
İçerisinde bulunduğum mesleki ortamda farklı bir iş yada iş kolu ‘şak’ diye karşıma çıksa derim ki, ‘yok arkadaş olamaz’..
Ya da farklı bir tepki falan gösteririm..
Kaldı ki, farklı bir meslek çıksa zaten hayatın olağan akışına ters olurdu değil mi?..
Bir dip not, yapılan araştırmada 200 mesleklik listede 200. sırada yer alan gazete muhabirliği, üç senedir son sırada yer alıyor..
Geçmiş ola..
Bana sorarsanız Gazetecilik kötü değil, zor meslek..
Birilerine göre basit gelse de zor..
Gerçi cümledeki o ‘birileri’nin basitleştirdiği için ‘kötü’leştiriyor ya zaten bu meslek..
Öğrenim hayatında ‘gazetecilik’ eğitimi alacaksın..
Eğitimi geçtim hadi, hayatını bu mesleğe vereceksin..
Aç kalacaksın..
Emek vereceksin..
Mücadele edeceksin..
Fedakarlık yapacaksın..
Sonra, bazı aklı yarımlar çıkacak, 3-5 kelam edecek, eline fotoğraf makinası alacak, 2 satır yazı karalayacak..
Sonra gazeteci olacak!..
Birde üstüne çıkıp senin, benim gazeteciliğimi sorgulayacak, dil uzatacak, bok atacak..
Oh ne ala memleket!..
Yeri gelmişken, gazeteciyi de gazeteciliği de tartışalım elbet..
Kimin ne kadar olduğunu, kimin ne ettiğini sorgulayalım..
Ama dönüp biraz da şapkamızı önümüze de koyalım bir zahmet..
Elimizle büyüttüğümüz, yetiştirdiğimiz, nemalandırdığımız, başımıza bela ettiğimiz, ‘canavar’ları da konuşalım..
Bunun için de biraz samimi olalım kafi..
Sonra dönüp artık biraz da işimize bakalım..
Mesela Büyükşehir Belediyesi’nden suya yapılan yüzde 30’u bulacak olan suyu tartışalım..
Seçim öncesi verilen ama vatandaşın günlük yaşamına şimdiye kadar yansımayan hizmetleri masaya yatıralım..
Bir türlü hizmete açılamayan Havalimanını sorgulayalım..
Çeşmeli-Silifke-Taşucu otoban bağlantısını gündeme taşıyalım..
Vatandaşın hakkını yiyen, vergisini iç eden, esnafı bitirme noktasına getirenlerden bahsedelim..
Tarımı, turizmi, sporu, kent ekonomisini, kişileri, kurumları ele alalım..
Sonra dönelim gazeteciyi, gazeteciliği yine tartışalım..
Ama bunu bu kez kendi aramızda yapalım..
Çünkü bu mesele seni, beni, bizi ilgilendiriyor..
Sandığın gibi vatandaşın, kamuoyunun umrunda değil yani..
Son olarak;
Amerikalı zat-ı muhteremler bir araştırma yapıyor ve en kötü meslek olarak Gazeteciliği belirliyor..
Eyvallah!
Adamlar yapmış, açıklamış..
Ama unutulmamalıdır ki, gazetecilik zor meslektir..
Kötü değildir..
Gazeteciliği kötü meslek haline getirenler de içimizdeki basit kişilerdir..