“At izi, it izine karıştı” derlerdi eskiden.
Şimdi “kaos” diyoruz.
Aynı işi görüyor.
Her halimize de uyuyor.
Mersin medyasının son durumunu anlatmak içinde kullanabiliriz.
“Bizim mahallede de “at izi, it izi” tam anlamıyla birbirine karışmış durumda.
Kimin ne olduğu bile anlaşılmaz olmuş.
Kimlik değiştirenler arttı.
Kişilik değiştirenleri sayamıyoruz.
İlişkiler vıcık vıcık.
Yalakalık yarışı tam gaz.
Tam “öve öve öküz ettik; boynuzunu dokuz ettik” durumları.
Rekabet öyle bir arttı ki; yağcılık sektör haline geldi.
Şıracı ile bozacı ekip.
Düşman kardeşler kanka.
Dün kurşun atanlar; bugün birbirlerine gülücük atıyorlar sosyal medya üzerinden.
Üstelik; mahalleye yeni dadananlar da var hazırda ki yalakalarımız yetmiyormuş gibi.
İnternete erişen bir site kuruyor; kurduruluyor.
İşleri kolay;
Kim muhalif?.
“At çamuru.”
Kimliksiz.
Kişiliksiz.
Hayali.
Merdiven altı.
Gasteci.
Yazar.
“Araştırmacı” cinsinden üstelik.
“Bulaş” gibiler.
Korkutmak için varlar.
“Sen neticeden haber ver” derseniz;
Söyleyeyim;
Mersin medyası” dizayn” ediliyor.
“Ne” adına?.
“Kim” için?.
Aklı erenler biliyor mevzuyu da, mekanı da.
Asıl soru şu olmalı?.
“Mekan sahibinin haberi var mı?.”
Varsa;
“Eyvah!..”
Yoksa;
“Eyvah, eyvah!.”
“Beni koruyorlar, savunuyorlar” diye düşünüyorsa eğer;
Yazık ki yazık.
Altı oyuluyor, ayağına sıkılıyor, yarınlarına mayın döşeniyor oysa.
Bu kafayla giderse “dört” dönem hayalinden uyansın derim ben dostane.
“Dört” yılı çıkarırsa da benden bir bravo o'na.
**
Sevdiğim Laflar:
“YAĞLI KAPININ KÖPEĞİ ÇOK OLUR!..”