CHP Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel, BOTAŞ Genel Müdürü Burhan Özcan imzasıyla çalışanlara gönderilen kesinti mesajını, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez tarafından yanıtlanması talebiyle TBMM Başkanlığına sunduğu yazılı soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. Milli Dayanışma Kampanyası için kapsam dışı personelin maaşından 400 TL, kapsam içi personelin maaşından ise 200 TL kesinti yapılacağının ifade edildiği mesaj için Gökçel, daha az ve daha çok bağışta bulunmak isteyenlerin belirli bir adrese elektronik posta göndermesi istendiğine dikkat çekerek bu uygulamayı “fişleme” olarak değerlendirdi.
KEYFİYETİN KANITI
Bağış kampanyalarının doğası gereği gönüllülük esasına dayandığını hatırlatan CHP’li Gökçel, çalışanların ücretlerinden kendi yazılı rızaları olmadan kesinti yapılmasının ilgili mevzuata aykırı olduğunu belirtti. Ülkemizin Korona Virüsü gibi küresel bir tehditle karşı karşıya olduğu bu günlerde çalışanların güvencelerini hiçe sayan, fişleme gibi görülen bu tip uygulamaların kamuda yaratılan keyfi düzeni kanıtladığını söyleyen CHP Mersin Milletvekili, Bakan Dönmez’e şu soruları yöneltti: BOTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Burhan Özcan’ın, çalışanların maaşlarından kesinti yapma keyfiyeti hangi mevzuata dayanmaktadır? Ülkemizin önemli kurumlarından biri olan BOTAŞ’taki ilgili mevzuata aykırı işlem yapılacağını duyuran söz konusu çağrı sonucunda, Burhan ÖZCAN başta olmak üzere sorumlular hakkında Bakanlığınızca herhangi bir işlem başlatılmış, suç duyurusunda bulunulmuş mudur? BOTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Burhan Özcan’ın bu görevi dışında maaş aldığı başka bir görevi mevcut mudur? Varsa bunlarla birlikte aylık geliri ne kadardır? Bunun ne kadarını “Milli Dayanışma Kampanyası” kapsamında bağışlamıştır? Çalışanların maaşlarından yapılacağı duyurulan kesinti hangi hesapta toplanacaktır? Bakanlığınız bünyesinde benzer uygulamalarla çalışanların maaşından kesinti yaparak bağış hesaplarına aktaran bir kurum mevcut mudur? Önergeyi yanıtladığınız tarihe kadar; Bakanlığınız, Bakanlığınızın bağlı ve ilgili kuruluşları tarafından Milli Dayanışma Kampanyası kapsamında ne kadar bağış toplanmış, toplanan destekler hangi hesaplara transfer edilmiştir? Bağış kampanyasına katılmak istemeyen veya düşük miktarla katılmak istediğini belirten personel hakkında 2020 yılı içinde herhangi bir disiplin uygulamasına başvurulmuş mudur?”
ANTMEN: “ZULÜM DEĞİL Mİ?”
CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Antmen “Bazı kurumlarda bu bağış zorunlu kılınmıştır. Kurum çalışanlarına gelen mesaj ve bilgilere göre, personel maaşlarından 200 ila 400 TL kesinti yapılacağı açıklanmıştır. Bu yapılan gasp değil midir? Zaten çok zor şartlarda borç içerisinde, icra baskısı ile ayakta kalmaya çalışan memur ve işçiden zorla bağış toplamak zulüm değil midir?” ifadelerini kullandı. Alpay Antmen’in önergesinde yer alan sorular şunlar; Çalışanlarından korona virüs nedeniyle bağış isteyen kurumlar hangileridir? Bu zorunlu bağışları kim ya da kimlerin talimatı ile kurum yöneticileri istemektedir? Devlet ve iktidar mensuplarının kamu çalışanlarından zorunlu bağış isteyebileceği Anayasa’nın neresinde yazmaktadır? Bu yapılan gasp değil midir? Zaten çok zor şartlarda borç içerisinde, icra baskısı ile ayakta kalmaya çalışan memur ve işçiden zorla bağış toplamak zulüm değil midir? Bu zorunlu bağış Anayasamızın değişmez hükmü olan “sosyal devlet” ilkesine aykırı değil midir? Bu durum, zorunlu bağışı yapmak istemeyen çalışanların fişlenmesi demek değil midir? Bağış yapmayan çalışanların baskı altına alınmayacağının ya da mobbinge uğramayacağının garantisi var mıdır? İktidar mensuplarının durmadan bizi kıskandıklarını iddia ettiği Almanya, Fransa, Kanada, İtalya ve bütün çağdaş ülkeler halkına parasal yardım yaparken; Türkiye’nin tam tersine kendi memurundan zorunlu bağış altında para toplamasını devlet adabına ve makamlarınızın ağırlığına sığdırıyor musunuz? Çalışanlardan zorla para toplayacağınıza, vergisini sıfırladığınız holdinglerden o vergileri geri almanız ve dolar geçişiyle garanti verdiğiniz köprü ve yolların ücretlerini Türk Lirasına geçirmeniz daha adil olmaz mı? Kamu çalışanlarından zorla para toplayacağınıza; yıllık gideri 3 Milyar lirayı geçen Cumhurbaşkanlığı Sarayının giderlerini kısmak daha makul bir çözüm değil midir?”
Teşekkürederiz...
