Engelliler Günü geldi geçti. Kimisi kutladı, kimisi empati yaptı, kimisi ders çıkardı… Ancak gel gelelim ÇÖZÜM üreten olmadı!
Müjdeler verildi, eğlenceler tertip edildi, farkındalık yaratacak etkinlikler yapıldı ama sorunları çözecek adımlar atılmadı! Çünkü biz toplum olarak adım atmak için önce düşmesi gereken bir zihniyete sahibiz! Çünkü bilinçsiziz! Düşünün ki yöneticilerin, idarecilerin, siyasetçilerin çoğunluğu engelli olsa ülke nasıl bir yer olur? İyi de gelişmiş ülkelerde toplumun yöneticilerinin, idarecilerini siyasetçilerini çoğunluğu engelli değil ama engeller büyük ölçüde ortadan kaldırılmış durumda ve hala daha bu alanda çalışmalar yapılmakta? Peki biz neden bu konuda bu kadar geriyiz! Çünkü çözüm yolunda asıl engel biziz! Toplumsal bilinç düzeyimiz gelişmedikçe engellilerin sorunlarına çözüm üretmemiz olanaksız! Gerçekten bir şey yapmak istiyorsak ki yapmak da zorundayız bu işe eğitimden ve bizzat yerel dinamiklerin sorumluluklarından başlamalıyız!...
***
İlçe belediye meclisleri 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ne denk gelince şov yapanlar da oldu, müjde verenlerde! Ancak gel gelelim bizzat şahit olduğumuz kendi yarattıkları engelleri kaldırmak bu belediyeleri yönetenlerin akıllarına gelmedi!
Bu belediye başkanları ve meclis üyelerinden gelecek yıl 3 Aralık Günü bulundukları bölgenin en işlek caddesine tekerlekli sandalye veya koltuk değneği ile ve hatta bazılarının da gözlerini bağlayarak çıkmalarını istiyorum!
Bakalım ne görecekler?
NOT: İYİ Parti Toplumsal Politikalar Başkanı Şenol Sunat’ın Türkiye'de engellilerin istihdamı ve yaşadıkları sorunların araştırılması üzerine verdiği araştırma önergesi AKP'li ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
***
Engellerimiz o kadar çok ki!... Mesela ülkenin önündeki en büyük engellerden biri de enflasyon canavarı! Bu canavarın meskeni de Mersin!
Oysa ki bu bölge yıllarca ‘sıcak iklimi, ucuz geçim imkanı’ ile çekim merkezi olmuştu… Tarım arazilerinin varlığı gıdanın ucuz tüketimini, nüfus yoğunluğunun fazla olmaması kira fiyatlarını makul tutuyordu. Ama şimdi enflasyonun üssü haline geldik!
Üstelik de limanımız ve serbest bölgemiz ile sıcak para girdisine sahip olmamıza rağmen! Mersin’de, Türkiye genelinin zaman zaman 2-3 kat üzerine çıkan enflasyon halkın gerçek enflasyonudur! Hatta fazlası yok, eksiği vardır!
Pek çok kaynağa sahip Mersin’de enflasyonu yenemiyorsanız ülkenin vay haline!...
***
“Mersin basını kitap fuarını görmedi” eleştirileri yapılıyormuş! Evet doğrudur görmedik! Bilinçli olarak görmedik! Çünkü fuar düzenleyicisi şirket Mersin yerel basınına verdiği destek sözünü tutmadı! Bilbordlara çeşitli etkinliklere, ulusal ölçekli mecralara bütçeler aktarırken Mersin basınını yok saydı! “Destek vermeyen haber olmayacak mı?” sorusu gündeme gelebilir! Hayır tabiî ki de halkın bilgi edinme hakkı vardır ve haber olacaktır! Ancak uygun görülen miktarda! Ancak biz de kentin bir parçası, dinamiğiyiz. Yok sayıldığımız bir alanda ‘destekçi’ olmamız söz konusu olamaz! Ulusal mecralara ayrılan kaynaklar dudak uçuklatırken Mersin yerel basınından esirgenin küçük rakamlar, fuarın kente aidiyet hissini kaybettirmektedir! Yani özünde küçük hesap kaybettirmektedir!