Binlerce insan ölümle burun buruna yaşıyor.
Covid denen zalim virüse yakalanmamak için ellerimiz tahriş olana kadar yıkıyor, dezenfektan ile deyim yerindeyse aşk yaşıyoruz.
Pazardan, marketten aldığımız sebzeleri, meyveleri, ambalajlı ürünleri deli gibi yıkıyoruz.
Topluma karışmamak için köşe bucak kaçıyoruz.
Elle temasını en aza indirgemek için mücadele üstüne mücadele veriyoruz.
Sağlık çalışanlarını televizyonlardan izleyip iç çekiyoruz.
Evlatlarından, anne ve babalarından uzak kalmaları yönünde yapılan haberleri pür dikkat izliyoruz.
Üzülüyorum, üzülüyorsunuz, üzülüyoruz....
Sonra bir haber görüyorsunuz bam....! Can evinizden vuruluyorsunuz!
Mersin'de İl Sağlık Müdürü oğluna düğün yemeği veriyor, yemekte görevli bir sağlık çalışanının covid testi pozitif çıkıyor.
Kafanızı duvarlara mı vurursunuz, bela mı okursunuz tercih sizin...
Sen müdürsün... Covid sürecinde önemin, görevin, sorumlulukların daha da artmış bir müdürsün!
Sıradan bir müdür değilsin, köylü Mehmet ağa desen hiç değilsin!
Seni kararnameyle görevlendiren Başkan diyor ki düğünlerden vazgeçin...
Bu hastalığın ciddiyetini en iyi bilmesi gereken senken; halka vermişsin talkını, kendin yutmuşsun salkımı!
Sonra bizim ülkemizde virüs niye artıyor, niye pik yaptık, niye niye niye...! Diye sorup duruyoruz.
Liyakatsız, ayağının pabucu başına giydirilmiş müdürlerle biz bu virüsten zor kurtuluruz.
Sağlık müdürü whatsapp grubundan çağırmış çalışanı, çekmiş kamu hastanesinin bahçesine siyah perdeyi, kurmuş mükellef sofrayı, covid testini yeni yaptırmış sonucunu bekleyen başhekimliği personeline de yaptırmış yemek servisini....!
Yediniz, içtiniz, doydunuz iyi hoşta.... eee yemek servisi yapan personelin testide pozitif çıkmış!
Müdürüm bari maske var mıydı maske?
Eğer yoksa yemeğe katılanların onların temas ettiği insanların vay haline!
Haberi okuyan, duyan sağlık çalışanı, Ahmet ağa, Ayşe teyze, yakınını kaybedenler ne beddualar ediyor bir bilseniz, haklarını helal ediyorlar mı işte orası da tam bir muamma!
Teşekkürederiz...
