Ülkemizde 2020 mart ayından bu yana tüm hayatımızı etkileyen ve bu gidişle kolay kolay da yok edilemeyeceği anlaşılan salgın nedeniyle, geleceğimizi şekillendirecek eğitim sistemimize bu dönemde maalesef uzaktan uzaktan bakacak gibiyiz. Geçen dönemi üniversiteliler dahil tüm öğrenciler uzaktan eğitimle tamamladı. Ancak, bu sistemle yapılan eğitim, herkesin hem fikir olduğu üzere maalesef verimli olmadı. Ne öğrenciler ne öğretmenler ne de veliler verilmeye çalışılan eğitimden hiçte tatmin olmadılar. Ama yapacak bir şey yoktu. Şartlar öyle gerektiriyordu ve milli eğitim sistemimizin sunabildiği imkanlar bu kadardı. Üstelik geçen dönem %20’ lik bir öğrenci kesimi vardı ki, onlar evlerinde interneti olmayan, yani uzaktan erişimle de olsa öğretmen ve arkadaşları ile hiç bir şekilde kontak kuramayan bir gurubu oluşturuyordu. Bunların tek seçeneği EBA TV'de kendi sınıfının derslerini takip etmekti. Bu da bildiğiniz gibi çok sağlıklı olmadı. Sadece ilgili ve sorumlu velisi olan öğrencilerle, şartları uyan öğrenciler derslerini televizyondan takip edip, ödevlerini yaparak eğitim sistemine katılmaya çalıştılar. Ancak, EBA TV’nin ne kadar verimli olduğu konusu hep tartışıldı durdu. Çünkü evinde bu imkânı olmayan, olsa da sisteme adapte olamayan çok sayıda öğrenci vardı.
Milli Eğitim Bakanı, bu eğitim dönemi için beklenen açıklamayı yaptı. Maalesef yeni eğitim dönemine de yüz yüze eğitimle başlanamayacak. Uzaktan eğitim aynen devam edecek. En azından 21 Eylüle kadar değişen bir şey olmayacak. Değişse bile yeterli derslik olmadığı için sosyal mesafe kurallarına uyulamayacak. Uyulmak istenirse eğer, sosyal mesafeyi ayarlayabilmek için sınıfların ikiye, belki de üçe bölünüp kısa zamanlı bir yüz yüze eğitim verilebileceği konuşuluyor. Kısacası nereden bakarsanız bakın, eğitim sistemimiz paramparça. Alışveriş mekanları, toplu taşıma, eğlence ve tatil mekanları açık. Ama olmazsa olmazımız eğitim kurumlarımız kapalı ne yazık ki.
Keşke son başbakan Binali Yıldırım'ın görevde olduğu dönemde verdiği sözler tutulup yeterli derslik sayısına ulaşılabilseydi. Bugün elimiz daha güçlü olabilirdi. Bir çoğumuzun hatırlayacağı gibi, Yıldırım en geç 2019 yılında yeterli derslik sayısına ulaşılacak ve ikili öğretim sona erecek diye söz vermişti. Bu söz gerçekleşmiş olsa idi, okullarımızda sosyal mesafe şartları oluşturulabilir, ikili öğretimle sınıf mevcutları yarı yarıya azaltılabilir, yarım günde olsa öğrenciler yüz yüze eğitime bir an önce başlayabilirdi. Bir düşünün, maazallah bu özel okullarda olmasaydı eğer, devlet bu eğitim yükünün altından nasıl kalkacaktı. Zaten bir türlü düzen tutmayan, sürekli müfredat ve sınav sistemi değiştirilen eğitim sistemimiz ne hallere düşecekti. Halbuki eğitim, bir ülkenin geleceğini şekillendirecek bireylerin yetiştirilebilmesi için asla kaliteden ödün verilmemesi gereken bir konu. Umarız eğitimimizdeki bu aksamaların bedelini çok ağır ödemeyiz.
Teşekkürederiz...
