Fetöcü hainlerin darbe girişiminin yıldönümüydü dün.
15 Temmuz’da halkın tokadı yüzlerinde kötü patlamıştı.
Halkımız demokrasiye sahip çıkmış ve çıkacağını göstermişti.
Bu nedenle 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü tarihteki yerini almıştır.
Ancak, bu günün önemini kavramak için öncesi ve sonrasını da iyi değerlendirmeliyiz!
Fetöcüler yıllarca Devletin tüm kademelerini bir ahtapot gibi sararken, bazıları seyirci(!) kalmakla yetinmedi mi?
Hatta, işi daha da ileri götürerek, “beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısını coşkuyla söylemediler mi?
“Ne istediler de vermedik?” demediler mi?
Bunların kimler olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
15 Temmuz gecesi ve sonrası ise hepsi “pusulasını şaşırmış” gibi yön değiştirdi.
Deyim yerindeyse, eksenleri kaydı!
Fetöye küfür ederek işin içinden sıyrılmak isteyenler.
Bukalemuna taş çıkartırcasına renk değiştirenler!
Fetö Borsası kurarak palazlananlar!
Diğer cemaatların şemsiyesi altına girenler.
Yani, ha Ali Veli ha Veli Ali!
Bunlar yanı başımızda bile varlar.
Çünkü, halen devlet yapısının içinde sinmiş durumda bekliyorlar.
Yılan gibi kış uykusundalar.
Ne zaman uyanacakları belli değil.
Harekete geçecekleri ortamı bekliyorlar sessizce…
İşte bu nedenle Fetöyle mücadele daha titiz ve dikkatli, daha kararlı şekilde devam etmelidir.
Üç-beş oy uğruna Türkiye’nin geleceği ile oynamaya kimsenin hakkı yoktur!
Fetöcülerin kökünü kazımanın kolay olmadığını biliyorum.
Ama, Devlet isterse bunu başarır.
Devlete dal budak salmış Fetöcüleri tek tek budayabilir!
Yeter ki mücadele yolundan sapmasın/saptırılmasın!
Bunun içindir ki “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nün öncesi ve sonrasını bilmek çok önemlidir!