Bilirsiniz…
Tarihi bir deyiştir.
Sezar’ın hakkı Sezar’a…
Aslında anlamı ile ilgili değişik görüşler vardır.
Buna girersek yazının sonu gelir.
En iyisi biz Mersin’e dönelim.
Başından beri söyledim ve ısrar ettim.
“Mersin Koronalı günleri çok rahat ve en az kayıpla atlatacak” diye…
Herkes endişeliyken, ben nedense rahattım.
Sanırım bu rahatlığım Mersinlilere güvenimden kaynaklandı.
Biliyorum ki Mersinli bilinçlidir.
Hep gözlemledim ki Mersinli kurallara ve yasalara saygılıdır.
Ve de Mersinlilerde Yurttaşlık Bilinci vardır.
Bu arada kimseler, “dereyi görmeden paçayı sıvama!” demesinler.
Daha tehlike tam geçmedi…
Bunun bilincindeyim.
Ancak, geçen günleri ve gelinen noktayı değerlendiriyorum.
Tabi ki Mersinliler derken, bürokratından siyasetçisine kadar herkes buna dahil.
Yaşanan süreçte gerçekten herkes görevinin bilincindeydi.
Başta Vali Ali İhsan Su olmak üzere Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ve Pandemi Kurulunun diğer üyeleri tam bir uyum içinde çalıştı.
Zaman zaman hır çıkmadı değil.
Ekmek meselesinde olduğu gibi.
Yardımlar konusunda yerel yönetimler başarılıydı.
Büyükşehir’den ilçe belediye başkanlarına kadar hepsi 7/24 olayın içinde oldu.
Güvenlik güçleri sokağa çıkma kısıtlaması günlerinde adeta kuş uçurtmadılar.
İşlerini yaparken nezaket kurallarını unutmadılar.
Ki, bu çok önemliydi.
Çünkü, yurdum insanı “yassah lo!” uygulamasını sevmez!
Eksikler/hatalar olmadı mı?
Mutlaka olmuştur.
Hep söylerim, işin olduğu yerde hata da olur, eksik de…
Yeter ki art niyet olmasın!
Maske dağıtımını da ellerine yüzlerine bulaştırmasalardı, her şey çok daha iyi olacaktı.
Sözün ÖZÜ;
Bu çok özel günlerde gördük ki Mersin’in hakkını Mersinliye vermek gerekir.
Mersin’in hakkını yemeyelim!
Bugüne kadar üvey evlat muamelesi gören kentimize daha çok sahip çıkalım.
Bu da ancak bilinçli yurttaşla olur.
Bu vesileyle tüm Koronalı günlerde başta sağlık görevlileri olmak üzere tüm Mersinlilere çok büyük ALKIŞ…
Aferin Mersinlim!..
Akıl yolunda devam Mersinlim!..
Sana da bu yakışır…