Kazaen öldü Ali!
3 metreden kalbine isabet eden kurşun ile hem de!...
Kaçacak hiçbir yeri yoktu!
Ölümden kaçılmıyordu…
Suriye’de savaşmak, ölmek/öldürmek yerine ülkesini terk etmesine rağmen, yaşam umuduyla geldiği bu topraklarda 3 metreden polis kurşunu ile ölmesinin önünde hiçbir engel yoktu!
Sokağa çıkmak yasakken, ölmek/öldürmek yasak değildi!
Çalışmak, evine ekmek götürmek zorundaydı Ali; daha 17’sinde…
İncecik elleri ekmek taşıyacaktı kocaman kocaman… Ama gencecik yüreğine ağır bir kurşun layık görüldü!
‘Dur’madı çünkü Ali!
Ölmek/öldürmek istemedi!
Ölümü göze alarak geldi oralardan buralara…
‘Dur’madı Ali…
Yaşamak/yaşatmak için geldi…
Ali ‘Dur’madı.
Hiçbir ceza özgürlüğün, açlığın, ekmeğin önüne geçemezken durdurulmak istendi Ali, ama Ali bu durur mu? Durmadı!
Tüm korkularına rağmen kardeşlerine koştu Suriye’den.
Ama kardeşkanı ile başlayan insanoğlunun zahiri sınavında yine yenilen kardeşlik oldu, Ali’nin ölümünde…
Ali ‘Dur’madı lakin bu defa durmamanın cezası ağır oldu!
Nefsine hakim olabilmek için boğazından lokma geçirmeyen tetikteki el, Ali’nin ‘Durma’dığı anda nefsini kanla besledi!
Kan orucu bozdu ve nefis kazandı!