Tüm dünya da olduğu gibi ülkemizde de yeni tip coronavirüs denen illetten kurtulmak için mücadelemize devam ediyoruz. Bu sınavı hiçte iyi verdiğimiz söylenemez maalesef. Bunun bir örneğini daha sokağa çıkma yasağı öncesinde ve sonrasında da gördük. Tamam, başlamadan önce panik yaptı insanlar ama sonrasına ne demeli. Sanki akşama yasak yeniden başlayacak gibi bir alış veriş çılgınlığı vardı her yerde. Belki de bedelini ağır ödeyeceğimiz istenmeyen görüntüler verdik üst üste. Hal böyle iken, ülkemizde görmeye alışık olduğumuz fırsatçılık aktörleri bu dönemi kaçırmak istemiyor ve faaliyetlerine kusursuz ve tam gaz devam ediyorlar. Ne yetkililerin uyarıları ne vatandaşın şikâyetleri durduramıyor onları. Olağanüstü bir durum var ülkemizde, insafa gelelim bu dönemde bari, biz de bir kıyak yapalım, vatandaşı üzmeyelim derler mi acaba dedik ama nerde. Tam aksine tüm sınırları alt üst ettiler. Sağlık gibi hayati bir sorunda bile vicdansızlıkta sınır tanımadılar. Aynanın karşısına geçip kendilerine şöyle bir bakıp utanmadılar, utanmayacaklarda.
Memleketimizde biliyorsunuz bazı ürünler piyasada bolca bulunmalarına rağmen anlamsız bir şekilde fahiş fiyatlardan satılmaya başlanıverir aniden. Kimse anlam veremez bu duruma. Yetkililer, hemen gereken yapılacak, denetim altına alınacak, vatandaş mağdur edilmeyecek diye açıklamalar yaparlar. Ama birileri cebini dolduruncaya kadar da devam eder gider bu durum. Nedense o cepler dolmaz bir türlü. Kim ne yapsa durduramaz bu zalimleri, gözü doymazları.
Biz artık milletçe sarımsak, soğan, patates, limon ve domates gibi ürünlerin fiyatlarıyla top gibi oynanmasına alıştık ama ekmeği 5 liradan satmaya kalkan zihniyetler ve sağlık konusunda bile yapılabilen bu fırsatçılıklar ağırımıza gidiyor. Olmaz bu kadar da dedirtiyor. Bu arada şöyle de bir gerçek var. Bu vicdansızlara haddini bildirecek olan, yine vatandaşın kendisi. Yapacağımız tek şey, ihtiyaçlarımızı abartmadan tüketeceğimiz kadar almak. Hatta çok hayati değilse bir müddet almamak. Biz son zamanlarda sıkça yaptığımız gibi bilinçsizce alıp çılgınca tüketirsek, piyasayı kendi ellerimizle uçururuz maalesef. Piyasa uçtuğunda üretici nasiplense neyse, yine kazanan fırsatçı virüsler oluyor.
Bir hikmeti varmış ki bizler eskiden, misafirimizi kolonya ve şekerle karşılarmışız. Gerçekten çocukluğumuzdan hatırlıyorum. Daha misafir oturur oturmaz ellerine kolonya döker, ardından misafir şekeri tutar, tatlı yiyelim tatlı konuşalım mesajı verirdik. Demek ki dezenfektenin şart olduğunu o zaman da bilirmişiz. Kolonyanın kıymetini bilememişiz meğer birçoğumuz. Virüsleri öldürür diye açıklama yapılınca, kolonya sanki altın suyu oldu mübarek. Daha bir ay önce 6-7 liraya aldığımız kolonyalar bugün 20-25 liraya yok satıyor. Hem de nerede yapıldığı belli olmayan, üzerinde 80 derece limon yazan, bilinmedik bir sürü marka adıyla. Onu da bulabilen kendini şanslı sayıyor. Bir yerine on almaya kalkarsak olacağı bu. Yine virüsten önce 50 kuruşa satılan tıbbi maskelere ne demeli, Tüm dünyanın sıkıntısı haline geldi. Bulabilirsen tanesini 5 liraya ne mutlu sana. Özel sektör, belediyeler, kamu kurumları ve hayırseverler harıl harıl maske ürettiği halde, hala sıkıntı ve çözümsüzlük devam ediyor. Değerli okurlar, biz ne ara bu hale geldik. Bu vicdansız tipleri aramızda nasıl yetiştirdik. Bu vurguna nasıl engel olunamıyor. Denetim bu kadar zor ve imkânsız mı? Vatandaşa yazık değil mi? Zaten insanlar hayatta kalma mücadelesi veriyor. Esnaf dükkân açamıyor, gün kazanıp gün yiyen milyonlarca insan nasıl yaşar, ne yer ne içer? Hiç düşünmez mi bu vicdansızlar. Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz mı bu insan müsvetteleri? Yazıklar olsun!