Bir çok sevdik bu memleketi… ‘Hasta adamdan’, ‘En büyük eserim’ dediği Cumhuriyeti kuran Atatürk kadar olmasa da sevdik… O’nun yolundan gitmeyi tam olarak başaramasak da sevdik…
Mesela; Hakkari'de teröristlerin roketli saldırısında yaralanan ancak kurtarılamayarak dün gözyaşları ile son yolculuğuna uğurlanan şehit olan Uzman Çavuş Mustafa Korkmaz, çok sevdi bu memleketi..
Mesela; Mersin'deki Gilindire Mağarası’na yaptığı dalışta "Paletsiz Kategori"de 90 metre sınırını aşarak dünya rekoru kıran ve bu başarısını Cumhuriyetimizin 96. kuruluş yıldönümüne ithaf eden dünya dalış rekortmeni milli sporcu Şahika Ercümen, çok sevdi bu memleketi…
16 Kasım 2000 yılında Fransa'nın Paris şehrinde Porte de Versailles semtindeki evinde bir gece kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Ahmet Kaya dün 62’inci yaş gününde, memleket hasreti ile anıldı. Çünkü o da memleketini çok sevenlerdendi…
Kimisi ‘tatil’ dedi sevdi 29 Ekim’i, kimisi ‘tatil değil bayram’ dedi sevdi…
Ama hiç kimse ATAM kadar sevemedi…
Bu ülkeyi; “Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır” diyerek sevdi...
“Beni anlamak demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir” diyerek nasıl sevmemiz gerektiğini de anlattı.
Ama ne fayda… Çoğumuz hala sevmeyi bilmiyoruz… Bencilce, hoyrat, yıkan, karanlığa gömen, can acıtan, kan akıtan bir sevgi bizimkisi… Yani özünde sevgi değil!
Yeniden sevmeyi öğrenmeliyiz… Aksi takdirde geriye ne biz, ne ülkemiz ne cumhuriyetimiz kalacak!
Bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi verdiğimiz Cumhuriyetimizin 96. yıldönümü kutlu olsun. Yaşasın Cumhuriyet! YAŞASIN!