Bekir COŞKUN

Koronavirüs belası ile ülkemizin tanışmasının üzerinden yaklaşık 1 ay geçti..

Bu 1 aylık süreçte, yakın tarihimizde yaşanmamış, belki de bir daha yaşamayacağımız anlara, olaylara tanıklık ettik milletçe..

Yaşamayacağımız diyorum, çünkü içerisinde bulunduğumuz durum çok fazla tecrübe edindiğimiz, vakıf olduğumuz, içinde bulunulan kriz ortamını yönettiğimiz bir durum değil..

Ülke olarak çok zorlu süreçler yaşadık elbet..

Depremler, darbeler, afetler gibi..

Ancak ilk defa böylesi bir olağanüstü durumla karşı karşıyayız..

Ve şunu da belirtmek isterim ki, bu olağanüstü kriz ortamını şimdiye kadar iyi yönetmiş durumdayız..

Koronavirüs belası sadece zihinlerimize öldürücü, tehlikeli bir salgın olarak girmedi..

Bu belaya karşı alınan önlemler neticesinde bu bela, cebimize girdi, evimize girdi, sosyal yaşantımıza girdi..

Salgının yayılma hızının önlenmesi için birçok esnaf yayınlanan genelgeler ile kapısına kilit vurdu..

Ekonomi çöktü, esnaf perişan oldu, günübirlik yevmiye ile çalışan işçi ise deyim yerinde ise aç kaldı..

Bu zorlu süreçte merkezi hükümetin cansiperhane çalışmalarını takdir etmek gerek..

Özellikle yerel yönetimler de bu süreci şimdiye kadar iyi yürütüyor..

Dezenfekte çalışmaları, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarının giderilmesi gibi sürecin en önemli hizmetlerini güçleri doğrultusunda yerine getiriyor..

Eve kapanan, sokağa çıkması yasaklanan vatandaşlar için, sosyal medya hesaplarında, konserler veriyor, etkinlikler düzenliyor..

Ancak bu süreçte farkındalık yaratan, gönüllere giren yöneticiler hafızalarda kalacak..

Bilin istedim..

Yerele dönecek olursak;

Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, bu virüs illetinden en az etkilenen illerin başında Mersin geliyor..

Ancak her ne kadar diğer kentlere göre vaka ve ölüm sayılarımız az olsa da bunun rehavete dönüşmemesi kanaatindeyim..

Koronavirüs salgını sürecinde kentteki tüm belediyeleri dikkatle takip ettim..

Büyükşehir Belediyesi imkanları doğrultusunda alt birim belediyelere göre daha çok sahada, daha çok ihtiyacı karşılamakta elbette..

Ancak, Tarsus, Akdeniz, Mezitli, Toroslar, Yenişehir ve Erdemli Belediyelerinin de çalışmalarını görmezden gelmemek gerek..

Hemen hepsi, dezenfektan, maske dağıttı..

Güçleri yettiğince vatandaşa erzak ulaştırdı..

Vatandaşı bu virüs illetine karşı uyardı, bilinçlendirdi..

Her birine tek tek teşekkür etmek gerek..

Ancak bu süreçte bir belediye başkanı var ki onun da hakkını vermek gerek..

Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak..

Göreve geldiği 1 yıllık süreçte zaten farkındalık yaratacağının, vatandaş odaklı bir anlayışla belediyeyi yöneteceğinin sinyallerini vermişti..

Ancak içinde bulunduğumuz bu virüs salgını döneminde farkındalık yaratan yöneticiler arasına girmeyi başardı..

Maske dağıttı, ama maskeyi kedisi üretti..

Dezenfektan dağıttı, ama o dezenfektanları kendisi imal etti..

Yaşlıları unutmadı, çocukları bir kenara koymadı..

Salgın döneminde çalışmak zorunda kalan kamu personellerini unutmadı..

Hep sahadaydı, vatandaşın yanındaydı..

Özellikle 2 günlük sokağa çıkma yasağında adam eve girmedi..

Ekmek Fabrikası yoktu ama, 20 bin ekmek dağıttı..

Vatandaşın erzak ihtiyacını karşıladı, evlere sıcak yemek soktu..

Sürekli canlı yayınlara bağlanarak vatandaşlara uyarılarda bulundu..

‘Siz evde kalın biz sizin için sokaktayız’ diyerek yaşanan ufak çaptaki kaos ortamında güven verdi..

Kısacası bu süreçte kendi imkanları doğrultusunda birçok eve yaptığı hizmetlerle girmişti Başkan Gültak..

Ancak, en önemlisi de Akdeniz’de hemen hemen tüm vatandaşların gönlüne girmeyi başardı bu süreçte..

Özellikle de içinde bulunduğumuz süreçte ve sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde, farkındalık yaratan Belediye Başkanı olarak zihinlerimize kazındı..

Bu vesile ile kentteki tüm Belediye Başkanlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum..

Yaptıkları hizmetleri, gösterdikleri çabaları takdir ediyorum..

Hepsi tek tek hafızalarımızda, bu zorlu süreçte yaptıkları ile yerlerini elbette alacak..

Ancak Başkan Gültak, özellikle kimsenin sokağa çıkamadığı salgın döneminde, kendi sağlığını hiçe sayarak, vatandaş için evine girmeyen başkan olarak anılacak..