24 Ocak’ta Elazığ ve Malatya’da gerçekleşen deprem bir kez daha yürekleri yaktı! Ölenlere Allah’tan rahmet acılı ailelerine sabır diliyoruz. Milletimizin başı sağolsun…
Gördük ki Türkiye bir deprem bölgesi ve biz buna hazır değiliz! 35 vatandaşımız deprem nedeniyle hayatını kaybetmedi! İhmal, sistemin çarpıklığı, ranta heba edilmiş yasalar, uygulamalar can aldı!
Türkiye’de son 100 yılda depremlerde en az 80 bin kişi hayatını kaybetti!
‘Allah göstermesin’ diyoruz, deprem planlamasında on yıllarca geriden geliyoruz!
‘İmar barışı’ geleneğine sahip Türkiye, arama kurtarmada dünya çapında bir iş çıkartmakla övünüyor!
Yapıların durumu, toplanma alanları, depreme hazırlık, ilk yardım konularında ki yetersizliğimizi gidermek için ne yapıyoruz?
1999’dan buyana deprem vergisi topluyoruz!
Topluyoruz da ne oluyor?
BİLMİYORUZ!
Prof. Dr. Cenk Yaltırak diyor ki; “İstanbul'a 1 yıl lale dikmeyebilir o para ile deprem için gerekli çalışmalar yapılabilirdi."
Hiçbir şey yapmıyoruz! Ne depreme hazırlık ne de afete çanak tutanların cezalandırılması adına! Şimdi Elazığ’da canların yitmesine neden olan sorumlular bulunup kanun önüne çıkartılacak mı? Sanmıyoruz! Umutsuzuz!
Hepimiz endişeliyiz!
Türkiye’deki evlerin yarısının DASK yani Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında!
İyi de bu yeterli mi? tabiî ki değil!
DASK kapsamındaki evlerin depremlerde görüyoruz ki denetimden geçmesi imkansız ama geçmiş!
Kullanılan malzemeden işçiliğe resmen cinayete zemin hazırlar nitelikte!
Veya kullanılamaz halde olmasına rağmen oturulur durumda!
Elazığ depreminin ardından yıkılan Mavi Göl Apartmanı'na daha önce hasar görmesine rağmen 'oturulabilir raporu' verildiği iddia edildi.
Yani sistem öyle bir çarpık ki! Nereden tutsak elimizde kalıyor!
Şehirlerin imar planları, sağlam altyapı, kaliteli yapılaşma, halk sağlığı, temiz çevre ve doğal afetlere karşı dayanıklı yapılar konusunda da keşke dünya çapında bir iş çıkartmakla övünebilseydik!
Ama övünemeyiz! Tam tersine yüzümüz yerlerde!
Kimin, halk olarak bizim!
Sorumlular ise tam tersine ders çıkartmak veya sorumluluk almak yerine ‘para isteyerek’ çözüm arama peşinde!
‘Her şeyi devletten beklememek gerekir’ diyenler, vergi veya bağışlarla çözümü yine millette aramakta!...
Değişim veya çözümü birilerinden beklemek yerine bizlerin bilinçli davranıp bunu istememiz ve takip ederek, hesap verilebilirliği sağlayacak bir sistem için çabalamamız gerekir! Aksi takdirde birilerinin rantından öteye geçmeyen uygulamalar can camlaya devam edecektir!