Dün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kutlandı! Kutlama dediysem yanlış anlamayın kutlanacak bir şey yok da işte maksat dostlar alışverişte görsün...
Zira Türkiye Çin’den sonra en çok tutuklu gazetecinin olduğu ülke!..
Öte yandan otoriter rejimlerin bağımsız medyaya yönelik baskısının artması, yıpranma payı gibi sosyal hakların tırpanlanması, sendikasızlaştırma veya yandaş sendika dayatması ile güvencesiz çalışma koşullarına mecbur bırakılması, asgari ücrete mahkum edilmesi, mobbing ve tacize karşı açık hedef haline getirilmesi gazetecilerin sorunlarının başında gelmekte!
Bazı gazeteciler tüm zorlu koşullarda var olamadıkları için farklı kurum-kuruluşlarda istihdam edilmenin yollarını aramakta… Veyahut da farklı sektörelere yönelerek mesleği bırakmakta…
Çünkü sistem bunu dayatmakta…
Ama her an işsiz kalma veya hapse atılma, uzun süren hukuk mücadelelerine maruz bırakılarak tüketilmelerine karşın direnerek var olma mücadelesi verenler de var! İşte biz onlarız…
Ayımız günden güne azalıyor!
Ancak ilkesiz, hiçbir sorumluluk duymadan, ahlaksızca, gazeteciliği tetikçilik olarak kullanıp farklı emelleri veya rant sağlamak için var olanların sayısı ise artıyor!
Üstüne üstlük bir de internet gazeteciliği ve sokak gazeteciliği kavramlarının hayatımıza girmesi ile ‘gazetecilik’ kimlik karmaşası da yaşamakta!
Yani en başta da söylediğim gibi ortada pek kutlanacak bir şey yok!
Kutlama yapanlar bu işin kaymağını yiyenler!...