Metro yapacağım diyor beyefendi.
“Nasıl yapacaksın” diye soruyor ben ve benim gibi düşünenlerde.
Parmak sallıyorlar tartışmanın göbeğine çekiyorlar hemen.
“Metro karşıtı” oluyoruz bir anda.
Tartışmanın ısrarla taşındığı, taşınmak istendiği mecra bu aslında.
Havanda su dövelim, zaman akıp gitsin mantığı.
Fikri olmayanların, proje ve hizmet yetmezliği olanların şark kurnazlığı.
İşlevsellik.
Maliyet.
Zaman.
Borç yükü.
Faiz oranları.
Tartışılmasın mı?.
**
Daha farklı, daha uygun bir sistem olamaz mı?.
Daha kısa bir süre.
Daha işlevsel.
Daha az faiz.
Daha az borç yükü.
Düşünülmesin mi, tartışılmasın mı?.
**
Neden metro?.
Nasıl bir metro?.
Tartışmanın ana konusu bu olmalı.
Tartışmıyorlar, tartıştırmıyorlar.
Etiketleri hazır.
“Metro karşıtı.”
“Hesap, kitap bilmiyorlar.”
Yapıştırıveriyorlar kendi akıllarınca yaftayı.
“Hadi oradan” derim ben bu akıllara.
Metroya değil bu “malum” kafayadır karşıtlığımız.
Sizin oldu bittilerinize teslim edilemeyecek kadar kıymetlidir Mersin.
“Kap kaç” yok kardeşim.
Elbette tartışacağız.
Elbette soracağız.
İkna olacağız önce.
Yolda bulmadık biz bu şehri.
Yolda bulduklarını zannedenlerin eline de bırakmayacağız elbette.
Bakın Adana’ya;
Kazmayı vuranlar ortada yok bugün.
Adanalı çekiyor cezayı.
Hadi akıl almıyorsunuz;
İbret alın bari.
**
Sevdiğim Laflar:
“BAKMAZ HALINA, HASAN DAĞINA GİDER ODUNA!..”